Dünyanın en önemli hard rock gruplarından biri olan Avustralya’lı AC/DC, iki gitarist kardeş Malcolm ve Angus Young tarafından 1973 senesinde kuruldu. Young kardeşler yanlarına davulcu Colin Burgess, basçı Larry Van Kriedt ve vokalist Dave Evans’ı da alarak EMI’a bağlı Albert Records ile anlaşmaya vardı. Ancak Evans’dan memnun olmayan kardeşler, kadroya vokalist olarak grubun sürücüsü Ronald Belford ‘Bon’ Scott’ı dahil ederken, davulcu Burgess yerine de Tony Currenti kadroya dahil oldu. 1975 yılında “High Voltage” adlı ilk albümlerini yayınlayan grup, bas gitara da Young ailesinin üçüncü üyesi George Young’ı geçirdi.
“High Voltage” albümünde yer alan Joe Williams parçası “Baby, Please Don’t Go” ile beğeni toplayan grup, albümde glam rock ve rhythm & blues gibi sound’lara büründü. Albümdeki diğer parçalarda Young kardeşlerle Bon Scott’ın imzası bulunurken, grup kadrosunu bir kez daha değiştirerek Mark Evans’ı bas gitara, Phil Rudd’u ise davula geçirdi.
Bu kadroyla 1975 yılında “T.N.T” adlı 2. albümü yayınlayan AC/DC, albümde sound’unu değiştirerek bol gitarlı rhythm & blues öğeli rock‘n’roll parçalar çıkarttı. Albümde “School Days” adlı Chuck Berry parçasını baştan yorumlayan grup, “It’s A Long Way To The Top (If You Wanna Rock’N’Roll)” ve “The Jack” adlı parçalarla büyük beğeni topladı.
Konserlerindeki performanslarında Angus Young gerçek okul üniformasıyla sahneye çıkarken, vokalist Bon Scott ise sesi ve şovuyla birçok müzikseverin hayranlığını kazandı. 1976 yılında Atlantic Records etiketiyle “High Voltage” isimli ilk uluslararası albümünü yayınlayan AC/DC, bu albümde ilk iki albümde bulunan parçalara yer verdi. Amerika’da 3 milyon kopya satan albüm sonrası birçok konsere çıkan grup, artık Avustralya’nın en çok beğenilen gruplarından biri haline geldi.
Aynı sene “Dirty Deeds Done Dirt Cheap” adlı 3. stüdyo albümünü yayınlayan AC/DC, bu albümden “Squealer”, “Problem Child” ve “Jailbreak” gibi hit parçalar çıkarttı. Albüm, Atlantic Records etiketiyle Avrupa’da ve Amerika’da yeniden yayınlanırken, albümün içine “T.N.T.” albümünden “Rocker” parçası eklendi. Bu yeni baskıya ayrıca “Love At First Feel” adlı parça da eklenerek “R.I.P (Rock In Peace)” ve “Jailbreak” parçaları çıkartıldı.
1977 senesine gelindiğinde “Let There Be Rock” adlı 4. albümünü piyasaya süren AC/DC, bu albümde önceki üç albüme göre daha rahat ve sert melodilere yer verdi. Albümden “Whole Lotta Rosie” ve “Hell Ain’t A Bad Place To Be” gibi hit parçalar çıkartan grup, müzik kariyerindeki en başarılı albümlerden birine imza atmış oldu.
Albüm sonrası basçı Mark Evans, Angus Young ile oluşan sorunlarından dolayı gruptan ayrılma kararı alırken, gruba Cliff Williams eklendi. “Let There Be Rock” albümü, Atlantic Records etiketiyle Avrupa’da ve Amerika’da bir kez daha yayınlandı ve grup bu baskıyla Amerika’da 2 milyon kopya satmayı başardı. Bu yeni baskıda ayrıca “Crabsody In Blue” yerine “Dirty Deeds Done Dirt Cheap” albümünden “Problem Child” parçası, eklenerek grubun fanlarına iletildi.
1978 senesine gelindiğinde “Powerage” adlı 5. stüdyo albümünü piyasaya süren AC/DC, bu albümde de oldukça sıkı gitar riffleri kullanarak oldukça başarılı parçalara imza attı. Albüm, yeni basçı Cliff Williams’ın ilk albümü olma özelliğini taşırken, aynı zamanda Angus Young’ın Harry Vanda ve George Young ile beraber ilk prodüktörlük denemesiydi. Avusturalya ve tüm dünyada aynı zamanda yayınlanan albüm, önceki albümlerden farklı bir şekilde tek baskı halinde piyasaya sürülerek gruba bir ilki yaşatıyordu.
“Powerage” albümü sonrası turneye çıkan AC/DC, Glasgow’da gerçekleştirdiği bir konseri kaydederek “If You Want Blood You’ve Got It” adlı ilk konser albümünü hayranlarına ulaştırdı. Grup, önceki albümlerde yer alan parçaları performe ederken, bu konserde “If You Want Blood (You’ve Got It)”ı ilk kez dinleyicilere ulaştırıldı.
1979 senesinde “Highway To Hell” adlı 6. stüdyo albümünü çıkartan AC/DC, bu albümde diğer albümlerden farklı bir şekilde prodüktörlük koltuğunda Robert John ‘Mutt’ Lange ile çalıştı. Albüm, hard rock sound’unun tüm özelliklerini taşırken, aynı zamanda grubun ilk kez geri vokalleri kayıtlara taşıdığı albüm olarak da kabul ediliyor. Albüm ile aynı ismi taşıyan parça Avusturalya ve Amerika radyolarında hit haline geldi ve AC/DC bu albümün tüm dünyadaki satışlarıyla 7 kez platin plak kazandı.
19 Şubat 1980 tarihinde Bon Scott, Londra’daki bir parti gecesinin sabahında arabasında ölü olarak bulunurken, yapılan açıklamalarda ölüm sebebi alkol zehirlenmesi olarak duyuruldu. Astım hastası olan Scott, ailesi tarafından Avusturalya’da toprağa verildi ve tüm müzik dünyası çok önemli bir vokalisti kaybetmiş olmanın üzüntüsünü yaşadı.
Bon Scott’ın ölümü sonrası dağılmayı düşünen AC/DC, Scott’ın bunu istemeyeceğini düşünerek yoluna devam etme kararı aldı. Yeni vokalist arayışına giren grup, Scott’ın da çok beğendiği Geordie grubundan Brian Johnson’da karar kıldı ve Scott’ın ölümünden önce yazılmaya başlanan yeni parçalar üzerine yöneldi.
Bahamalar’daki Compass Point Stüdyoları’nda kayıtlara başlayan AC/DC, 1980 Temmuz ayında “Back In Black” adlı 7. albümünü piyasaya sürdü. Albüm, siyah kapağı ile grubun Bon Scott’a saygı duruşu albümü olarak kabul edilirken, albümde işlenen ölümsüzlük ve hedonizm konuları yine Scott’a adanmıştı. “Hells Bells” ve “You Shook Me All Night Long” gibi parçalarla birçok fana göre grubun en iyi albümü olarak kabul edilen “Back In Black”, şu ana kadar tüm dünyada 42 milyon kopya satarak müzik tarihine bir grubun en çok satan albümü olarak geçti.
1981 senesinde “For Those About To Rock We Salute You” adlı albümle, Amerika listelerinde 1 numara olan AC/DC, albümün adını Angus Young’ın okuduğu Roma’lı gladyatörlerle ilgili “For Those About To Die, We Salute You” adlı kitaptan aldı. Albüm sonrası Kuzey Amerika’da turneye çıkan grup, konserlerdeki performanslarda savaş topları kullanarak sahne şovlarıyla herkesi büyüledi.
1983 senesinde prodüktör Robert John ‘Mutt’ Lange ile yollarını ayıran AC/DC, “Flick Of The Switch” albümünde prodüktörlüğü grupça üstlendi. Albüm, İngiltere listelerinde 4 numara olurken, Amerika listelerinde 15 numarada kaldı. Malcolm Young ile arası açılan ve uyuşturucu ile alkol problemleri yaşayan davulcu Phil Rudd, bu albümün kayıtları sonrası gruptan çıkartıldı ve yerine Simon Wright geçti.
1984 senesinde “’74 Jailbreak” adlı EP ile Avusturalya’da kaydedilen ve dünyada yayınlanmayan parçalara yer veren AC/DC, 1985 senesinde “Fly On The Wall” adlı albümü hayranlarına ulaştırdı. Albümün prodüktörlüğünü Young kardeşler üstlenirken, davulcu Simon Wright ise grupla ilk kez birlikte çalıştı. Albüm, İngiltere listelerinde 7 numara oldu ve aynı sene “Fly On The Wall” adlı video piyasaya sürüldü.
1986 senesinde Stephen King’in “Maximum Overdrive” adlı filmi için “Who Made Who” adlı albümü hazırlayan AC/DC, albümde üç tane yeni parçayla beraber eski albümlerde yer alan bazı parçalara yer verdi. Amerika’da 5 milyon kopya satan albüm, aynı zamanda video formatında da piyasaya sürülerek grubun video klipleri hayranlara sunuldu.
1988 senesinde “Blow Up Your Video” adlı albümle bir kez daha müzik piyasasına çıkan AC/DC, bu albümde eski prodüktörler Harry Vanda ve George Young ile çalıştı. Albümde yer alan “Heatseeker” İngiltere listelerinde 12 numara olurken, albüm listelerde 2 numaraydı. Aynı sene albümün turnesine çıkan grup, Malcolm Young’ın dinlenmeye çekilme isteğiyle boşluğu Young ailesinin bir diğer üyesi Stevie Young ile kapattı. Aynı zamanda turne sonrasında Simon Wright gruptan ayrılma kararı alırken, gruba Chris Slade dahil oldu.
1990 senesinde “The Razors Edge” albümünü yayınlayan AC/DC, bu albümle İngiltere listelerinde 2, Amerika listelerinde 4 numara oldu. Albümde yer alan tüm parçalarda Young kardeşlerin imzası bulunurken, Chris Slade de grupla ilk kez çalıştı. Albümde yer alan “Thunderstruck” ve “Money Talks” grubun yeni hit parçaları oldu ve grup hemen albüm sonrası dünya turnesine çıktı. Fanlar, turneye büyük bir ilgi gösterirken, grup bu performansları 1992 senesinde yayınlanan “Live” adlı konser albümüyle hayranlara yeniden yaşattı.
1993 senesinde vizyona giren “Last Action Hero” filminin soundtrack’ine “Big Gun” parçasıyla katılan AC/DC, 1994 senesinde Phil Rudd’u yeniden gruba çağırdı. Rudd’un katılımıyla 1980 – 83 kadrosunu yeniden oluşturan grup, Rick Rubin prodüktörlüğünde 1995 senesinde “Ballbreaker” adlı albümü piyasaya sürdü. Albüm, içerisinde barındırdığı “Hard As A Rock”, “Cover You In Oil” ve “Hail Caesar” gibi parçalarla Amerika listelerinde 4 numara olurken, sound olarak da diğer albümlere göre daha farklı bir konumdaydı.
1997 senesinde “Bonfire” adlı box seti piyasaya süren AC/DC, bu set içerisinde “Live From Atlantic Studios” konser albümünü, “Volts” derleme albümünü ve “Let There Be Rock: The Movie” konser albümünü bulundurdu.
2000 senesinde “Stiff Upper Lip” adlı stüdyo albümünü hayranlarına ulaştıran AC/DC, bu albümle Amerika listelerinde 7 numaraya yükseldi. Albümden, albüm ile aynı ismi taşıyan single’la birlikte “Safe In New York City” ve “Satellite Blues” adlı single’lar piyasaya sürülürken, albüm sonrası turneye çıkan grup, performanslarını “Stiff Upper Lip Live” DVD’sinde bir araya getirdi.
2003 senesinde “Ballbreaker” ve “Stiff Upper Lip” dışında bütün albümleri yeniden basan ve düzenleyen AC/DC, aynı sene “Live ‘77” adlı DVD ile eski vokalist Bon Scott’ı yeniden andı. 2004 senesinde “Toronto Rocks” adlı DVD’de The Rolling Stones, Rush ve The Guess Who ile birlikte ekrana gelen grup, 2005 senesinde de “Famiy Jewels” adlı DVD’de bütün kliplere yer verdi.
AC/DC üyeleri verdikleri demeçlerde yeni stüdyo albümünün çok yakında piyasada olacağını, ancak albümün prodüktörü ve kaydın mekanının belli olmadığını belirtirken, albümün iki CD olacağına dair söylentiler devam ediyor.